Kendi Kaleminden Ali KARADEMİR

Kendi kaleminden Ali KARADEMİR

         1965 yılında Sosun köyünde Tandır ile ısınan yarı kerpiç bir odada doğdum ve ilk hatırladığım dedem Mehmet Karademir in ava gitmesi ve şehre sık sık giden Güllü ebemin çemen ekmeği getirmesidir. Çocukluk yıllarımda köyde kalabalık bir nüfus vardı,bayramlar çok şenlikli idi. Tandır yanardı, evler genelde ahırlar ile bitişikti,derenin suyu boldu kuyulardan su alınırdı, soğan ve ayran köyün vazgeçilmezlerinden di. Mahallenin yaşlılarına saygı ve sevgi vardı her birinin ayrı ayrı manileri olurdu ; savaş anılarından kendilerine özgü yetenekleri olan büyüklerimiz vardı onları sayar ve sevgi duyardık.

   1975 yılında ilköğretimi tamamladım. Babamın Konya’da çalıştığı yıllardı annem ve ablam ile tarlada çalışırdık. Kimseye muhtaç olmayacak şekilde geçimimizi sürdürürdük. O Yıllarda bizleri hiç yalnız bırakmayan Cemal Ceylan, Hasan Hüseyin Ceylan ile babamın iyi dostlukları vardı. Hacı ismail amca bağa giderken uğrardı. Behsat Ceylan amca, şakir emmi, Ahmet Özdemir Komşularımızdı.

1979 yılında dedemi kaybettik.1979 yılında Süleyman Ortaokuluna başladım,3 yılda okulu bitirip şehrin yolunu tuttum. Kısmette Endüstri Meslek Lisesi varmış, okulu bitirip her gencin hayallerinde olabileceği gibi benim de hayalim olan kamuda görev alarak, vatana ve millete hizmet etmekti çünkü adaletle halka hizmetin Hakka hizmet olduğuna inanmıştım. Kayseri’de tek odalı bir yerde kaldım ve dershaneye giderek sınavlara hazırlandım. Nasipte askeri okul varmış, böylelikle benim için heyecanlı bir izmir yolculuğu başladı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nde Havacı Astsubay olmanın tarif edilmez mutluluğu içinde Askerlik hayatı ile tanıştım. Asker olmama üzülenler de sevinenler de vardı; rahmetli Güllü ebem üzülmüştü. Burada bizlere çocukluk yıllarından beri iyi bireyler olmada emeği çok olan Kamil hocaya ve asker olmamda tavsiyeleri ile payı olan Yesari amcama şükranlarımı belirtmek isterim.

Buraya kadar gençlik yıllarımdı. Zaman içinde ebemi, Yunus amcamı, dayımı, teyzemi ve Komşularımızdan çoğunu kaybettik. Fakat kaybettiklerim kadar hayatıma girenlerde oldu; Askeri okuldan sonra eşim Nuriye ve 3 çocuğum hayatımıza girdi. Askerlik hayatımda, yaşamımın her anında gayretleri ve desteğini esirgemeyen eşim ile dualarını hiç eksik etmeyen anne ve babama şükranları borç bilirim. Benim için hayatımda önemli olan 30 yıla yakın askerlik hayatımdan bahsetmek istiyorum. Askerlik hayatıma gelince izmir’de başlayan ve Bandırma, Diyarbakır ve Kayseri’de devam eden görevlerim esnasında kendime ‘Başka Ordu Yok Başka Türkiye Yok’ sloganı ile kuruma sağladığım ve yaptığım her çalışmayı severek ve büyük zevkle yaptım. Bir asker için canını seve seve bu vatana verecek bir nefer gibi çalıştım çalışmaya da devam ediyorum.

Askerlik hayatımda çok az insana nasip olan birimlerde çalıştım ve beni daha mutlu eden yanı ise bize güvenen ve seven arkadaşların güvenine layık olmaya çalıştım; servetin en büyüğünün karakter ve itibar olduğuna inandım. TSK’da önemli görevleri bu millete ve ülkeye sevdamız hayatımız boyunca sürecek ve yapacağız.

Son olarak da iş hayatımdan bahsetmek istiyorum. iş hayatımız 1982’li yıllarda Mehmet Ceylan’ın yanında amelelik ile başladı. Memuriyetin bir bölümünde orduevi kantin gibi işlerde görev almamız ile bu alanda insanların dikkatini çekti, yine sevdiğimiz dostlarımızın ev sahibi olma hayallerine vesile olmak için 2007 yılında inşaat işine başladık ve devam ediyoruz, yıllar önce hayal etsem rüya diye kendimi hayıflardım ama bugün gerçek oldu devam ediyoruz. En büyük kaynağımız ise kanaat, yardımlaşma, özveri ve samimiyet ile güvene dayalı birlikteliktir ortak paydamızdır.

Yorum Ekle

Yorum yazmak için buraya tıklayın