GELİR KAYNAKLARIMIZ

GELİR KAYNAKLARIMIZ

Köyümüz gelir kaynakları eskilerde Soğan ve Yoğurt ticareti ile ünlü bir köydü. Kırsal alan olması ve sulama imkanlarının olmaması neden ile genellikle Arpa, Buğday , Soğan ,Sarımsak, Patates yoğun olarak ekilir. Son zamanlarda Kabak ekimi ile dikkat çekmektedir , meyve sebze ekim yok denecek kadar az ve ticareti yapılmamaktadır, azalmasına rağmen yinede Hayvancılık ön planda gözükmektedir.

Meyve bahçeleri az sayıda özellikle Kayısı ve Elma ağaçları yetiştirilmektedir, meyve ağacı dikim faaliyetleri devam etmektedir. Köyümüz iş gücü bakımından Yoğun olarak inşaat sektöründe faaliyet göstermektedir. Genel olarak Sıva, Duvar ,Fayans, Boya türü işçilik sektöründe faaliyet gösterilmektedir.

HALK EKONOMİSİ

Köyün gelir kaynaklarına bakacak olursak Köyde Ziraat ve hayvancılık tarımla geçim yapılmakta, Köyde süt üretimi önemli ölçüde fazla bulunmakta sütün fazlalığını Köy halkı ağaç külahlarla yoğurt (çalarak) yaparak Kayseri merkezinde abone sistemiyle pazarlamakta. Sosun yoğurdu meşhur olmasından dolayı Çarşamba günü ise Tomarza ilçesinde kurulan Çarşamba pazarına köylülerin pazara girmesiyle süt ürünlerini satılması bir olur.

Köyün % 60 geçimi süt ve yoğurt ürünlerinden sağlamakta. Sosun sütü ve yoğurdu meşhur olmasını yanında Arıcılıkta da köy söz sahibi.

KÖYDE TARIM

Tarımda “Harman Kültürü” vardır Tarımda makineler kullanılmaya başlamadan önce her zaman temiz tutulan ve harman yeri olarak bilinen yerde hatıralar olur, hatta halaylar çekilir şakalar yapılır, alış verişte harman zamanı veririm alırım gibi sözler senet olmuştur. Köylü tarlasından biçtiği buğday, çavdar, ekini harman yerine getirir burada at eşek veya öküzlerin çektiği düvenlerle ekinler saplardan ayırırlar ve ardından uygun hava şartları beklenerek samanla birlikte karışık olan ürün rüzgarda savrularak ayrıştırılırdı. Harmanda çalışmalar sürdürülürken, en keyifli ve en coşkulu çocuklar olurdu, harman işine yardım eden çocuklar elde edilen ürünlerden alarak köyün bakkalına koşarlar. Günlerce süren harman işlerini günümüzde tarım makineleri iki günde yapıyor.

Köy halkı kendi sebze ihtiyaçlarını karşılamak için Sebzelerden soğan, sarımsak, patates, vs. Marul, tere, domates, kabak, kavun karpuz, salatalık, gibi ürünler yetiştirmekte. Nezleye gribe kansere iyi gelen yemeklerin salatanın vazgeçilmez ürünü Sosun soğanı üzerine anlatım, “

Sosun köyünün soğanı meşhur olurdu bir zamanlar bu köye diğer köyler soğancılar demeye başladılar, toprağından mı yoksa suyundan mı altın renginde kanser hastalığına iyi gelen yazlık kışlık soğan yetişirdi. Araçların az olduğu yük hayvanların çok olduğu yıllarda yaz aylarının gelmesiyle köyde yeşil soğanı yetiştirenler soğanları eşeklere yükleyerek köyleri gezip satarlardı. Güz mevsimi geldiği zaman yeşil soğan satanlar daha önce gittikleri köylere bu sefer kışlık baş soğan götürerek para ile nakit yoksa Buğday, un veya bir diğer baklagillerle değiş tokuş takas yapıp ticaret uğraşırlardı.

Soğan üzerine diğer anlatım, Bahçesine kışlık soğan eken, vatandaş soğanın erkeğini kırmak için ayaklarıyla zorunda kalır çiğnenen soğan erkeğinin sapı boylu kaba sert oluşundan ayak bileğinden kırdığı söylenir.

Yukarıda Soğan anlatımının ardından şimdi köyde soğanın durumu ne diye soracak olursak bir kısım köylüler kendilerine yetecek miktarda soğan ekmekteler köylünün çoğunluğu soğanı satın alarak sofraların getirmekteler.

Sosunda yetişen soğanın çevre köylerde kıymetli olduğunu Kamil Özcan anlatımından dinleyelim.

Yüz yıllar önce Sosunlular bulundukları yörede bağ bahçe ve bostan ekimini öğrenmişler, çevre köyler soğan ekip dikmeyi bilmiyorlar. Sosunlular harman zamanı öğle yemeği yerken yemekte mutlaka ki yeşil veya kuru Sosun soğanı bulunur,
Bulgur pilavı, yoğurtla ve diğer çeşitli yemeklerin yanında soğan yerler, öğle yemeğinden kalkıp iş başı yapınca tarlada veya harmanda çalışan bir başka köylüler, Sosunluların yemek yediği yere gelirler, sofradan arta kalan soğanları alıp giderlerdi. Sosun soğanı bu kadar kıymetliydi. Daha sonra çevre köyler bizden bakarak soğan ekmeyi Bahçeciliği öğrenmiştir.

Bostancının Mehmet

Yeni yerleşik düzene geçen Avşarlar yaylalarda hayvancılıkla uğraştıklarından dolayı bağ bahçe işini bilmiyorlar. Sosun’lu Beyazıtoğlu Mehmet Avşar köyünde bağ bahçecilik işine başlar. Soğan, sarımsak domates, biber, ve karpuz,kavun bostan ekimini öğretir.
Söğütlü’lü Avşar’ın birisi tarlaya giderken Sosunlu Mehmet Ağa görür. Mehmet çoluk çocuk birlikte çalışmaktadır. Sabah güneşi Mehmet ağanın ektiği karpuzların kavunların üstüne vurmuş, teveklerin altında bostanda karpuz parlıyor. Avşar tarlanın başından çağırır, “ Sosunlu Mehmet Ağa Soğan sarımsak ekip biçmeyi Avşarlara öğrettin kurbanım, şu gördüğüm bostan gibi ekip biçmeyi öğretirsen Avşar’ın duasını alırsın, maşallah

Bostan (Kavun Karpuz) teveklerin altında ne güzel gözüküyor.”der O yıllardan sonra Avşar köyünde “Sosunlu Mehmet Bostancının Mehmet ” olarak anılmaya başlar.

Kağnı köylünün en önemli aracıdır

Köyde Tarım dedik harman dedik fakat köylerde en çok bu söz edilen yerlerde görev yapan Kağnı’dır eğer ki köylerde kağnı olmasaydı bir başka araç olacaktı fakat yüz yıllarca bizlerin yük taşıyıcılığı yapan kağnıdan bahsedelim tarihe not düşmüş olalım.
ınsanlık tarihinin ve bilhassa Anadolulunun tarihi nakil aracıdır. Türkçe isimi “kanglı” kelimesinden gelmekte.
Öyle olunca bu araç bir Türk arabasıdır.

içleri dolu ortaları kabarık tek parça halindeki kenarları madeni çemberli ahşap iki tekerin ortasına yerleştirilen ve mazı denilen tekerlerle beraber dönen bir ağaç (dingil) üzerine üç gen şekilde biçimlenmiş kenarında basit korkuluklar ahşap yük alanında ibarettir. Ortadan uzanıp kağnıya koşulacak iki öküzün arasından geçen okluk denen ağaç direğe öküzler bağlanarak öküzlerin gidebileceği hızla hareket eder ve Anadolu insanı sabırla tevekküle alışır.

Yumuşak yerden gitmeyin Kağnı Anadolu’nun hemen hemen tek nakliye aracıydı.
Harman yerine getirilen saplar yine çifte öküzün çektiği düvenler devamlı daire şeklinde dönerek ezilir. Bu şekilde hububat taneleri ayırt eder ve saplar da saman haline gelir. Düvenler ise ucu yukarı kalkık tek parça ağaç altında sapları kesip öğüten çakmak taşlarının yerleştiği levha halindeki çekim araçtır. Önde hareketli toka ile tutturulmuş zelve denen, düven boyundaki sopaya iki yandan öküzlerin boyunduruklarından gelen kayışlar bağlanır Düven üzerine öküzleri idare edecek ve sapları ezmek için ağırlık olacak insan çıkar ve meses denilen ucu nodullu (çivili) değnekle öküzlerin kalçalarına dokunarak onların hareket etmesini ve dairevi olarak harmanı sürmesini sağlar. Harmanda ortaya çıkan saman ve tahşlı yine kağnıyla harmandan taşınır.

Uzak yerlere kağnıyla zahire buğday gidecekse gidilen yollar zemini sert taş yollardır. Yıllardır alt zemin taş yoldan gelip giden kağnın derin izlerini görmek mümkündür.